'Harvard Mutluluk Kursu' size mutluluğunuzu nasıl artıracağınızı öğretir

Mutluluk nedir? Bu eski ve zamansız bir sorudur ve herkesin farklı bir cevabı olabilir. Ancak mutluluğumuzu daha iyi anlamamıza ve geliştirmemize yardımcı olabilecek bazı bilimsel çalışmalar ve uygulamalar var. Harvard Üniversitesi psikoloji profesörü Tal Ben-Shahar tarafından kurulan ‘Harvard Mutluluk Kursu’, 1.400’den fazla öğrencinin ilgisini çekti ve Harvard tarihindeki en popüler kurslardan biri haline geldi.

‘Harvard Mutluluk Kursu’ pozitif psikoloji, kendini kabul etme, hedef belirleme, ilişkiler, anlam duygusu ve daha fazlası gibi mutlulukla ilgili birçok konuyu kapsar. Bu yazıda, size biraz ilham ve yardım sunabileceğini umarak bu faydalı fikirlerden 10 tanesini sizinle paylaşmak istiyorum.

**1. Kendinize eksiklikler olmasına, hatalar yapmasına ve tanrı yerine insan olmasına izin verin. Makul ve yasal sınırlar dahilinde kendinize karşı hoşgörülü olun. **

Pek çok insanın kendisi için aşırı beklenti ve talepleri vardır ve her zaman mükemmel olmak ister ancak bu çoğu zaman strese, kaygıya ve tatminsizliğe yol açar. Gerçek şu ki, hiç kimse mükemmel değildir, herkesin kendine göre güçlü ve zayıf yanları vardır, hatalar ve başarısızlıklar yapar. Kusurlarımızı inkar etmek veya bastırmak yerine kabul etmeliyiz. Kendimize karşı daha affedici olduğumuzda, kendimizi ve başkalarını daha kolay affedebilir ve hayattaki güzel şeylerin tadını daha kolay çıkarabiliriz.

**2. Çok fazla iyi bir şey aynı anda iki iyi şarkıyı çalmak sadece gürültüdür. **

Bu nedenle, gerçekten istediklerinizi saklayın ve değerli olsalar bile gerçekten istemediklerinizi atın. Mutluluğu maddi bolluktan daha fazla getiren şey zaman bolluğudur.

Günümüz toplumunda sayısız seçenek ve fırsatla karşı karşıyayız ancak bu mutlaka daha fazla mutluluk anlamına gelmiyor. Tam tersine çok fazla seçenek bizi şaşkınlığa, tereddüte ve pişmanlığa sürükleyebilir. Gerçekten istediğimiz ve ihtiyaç duyduğumuz şeyleri ihmal ederken, açgözlülük veya korku nedeniyle gereksiz veya bize uygun olmayan pek çok şeyi biriktirebiliriz. Ne kadar cazip veya kıymetli görünürse görünsün, bizim için hiçbir değeri veya anlamı olmayan şeylerden vazgeçmeyi öğrenmeliyiz. Bu sayede bizi mutlu eden ve tatmin eden şeyleri yapmak için daha fazla zaman ve alan ayırabiliriz.

**3. Başarısızlık korkusu nedeniyle gerçekten yapmak istediğiniz şeyi denemekten vazgeçmeyin. Cesaret, korkunun olmaması değil, korkuya rağmen ilerlemeye devam etmektir. **

Başarısızlık hayatın kaçınılmaz bir parçasıdır, ancak birçok insan bunu bir utanç veya tehdit olarak görür ve riskli veya zorlayıcı şeyler yapmaktan kaçınır. Ancak bu yaklaşım, büyüme ve ilerleme için birçok fırsatı kaçırmamıza neden olacağı gibi, eğlence ve heyecanımızın da çoğunu kaybetmemize neden olacaktır. Başarısızlık hakkındaki düşüncelerimizi değiştirmeli ve onu bir son nokta veya cümleden ziyade öğrenme ve geri bildirim için bir fırsat olarak görmeliyiz. Hayallerimizin ve hedeflerimizin peşinden koşacak kadar cesur olmalı, başarısız olsak bile asla pes etmemeliyiz. Cesaret, korkunun olmaması değil, korkuya rağmen ilerlemeye devam etmektir.

**4. Araştırmalar başarısızlığın gerçekten başarının annesi olduğunu gösteriyor. En başarılı insanlar genellikle en çok başarısız olanlardır. Kendi başarısızlıklarınızla yüzleşmeyi ve başarısızlıklarınızdan ders almayı öğrenin. Öğrenmenin tek yolu bu. **

Pek çok başarılı insanın ortak bir özelliği vardır; pek çok başarısızlık yaşamışlar ama cesaretleri kırılmamış ya da pes etmemişler. Bunun yerine başarısızlıklardan ders ve deneyimler öğrenmişler ve kendilerini sürekli geliştirip geliştirmişler. Örneğin Thomas Edison ampulü icat etmeden önce binlerce malzemeyi denemiş ancak başarılı olamamıştı. Ancak kendisinin bir kaybeden olduğunu düşünmedi ve şöyle dedi: ‘Başarısız olmadım, sadece işe yaramayan binlerce yol keşfettim.’ Edison gibi biz de başarısızlığı başarıya giden tek yol olarak görmeliyiz. çıkmaz sokak. Kendi başarısızlıklarımızla yüzleşmeyi ve başarısızlıklarımızdan ders almayı öğrenmeliyiz. Öğrenmenin tek yolu budur.

**5. İnsanlara en çok mutluluk verebilecek şey iyi insan ilişkileridir. Samimiyet birçok şeyden daha önemlidir. Şifalı sevgi ve sıcaklık getirir. **

İnsanlar sosyal hayvanlardır ve ait olma ve sevgi ihtiyaçlarımızı karşılamak için hepimizin başkalarıyla iyi geçinmeye ve iletişim kurmaya ihtiyacı vardır. Araştırmalar, iyi ilişkilerin mutluluğun en önemli belirleyicilerinden biri olduğunu gösteriyor. Yakın ve destekleyici bir partnere, aileye, arkadaşlara vb. sahip olmak kendimizi güvende, kendinden emin, mutlu hissetmemizi sağlayabilir ve stres ve zorluklarla başa çıkmamıza yardımcı olabilir. Kişilerarası ilişkilerimize değer vermeli ve sürdürmeli, başkalarına özen göstermeli, saygı göstermeli, güven ve anlayış göstermeli, ayrıca başkalarının sevgisini ve yardımını da kabul etmeliyiz.

**6. Tanınmayı istemekten anlaşılmayı istemeye geçiş. Çoğu zaman bir insan mükemmel olduğu için değil, gerçek olduğu için sevilir. Özgünlükten dolayı beğenilmek kalıcı, kolay ve sürdürülebilirdir. **

Pek çok insanda tanınma ve övülme arzusu vardır. Bu kendi başına yanlış değildir, ancak dış değerlendirme ve onaylanmanın peşinde koşarsanız kendinizi kaybedersiniz. Başkalarını memnun etmek için düşüncelerimizi ve duygularımızı feda edebilir veya başkalarının beklentilerine uymak için kendi düşüncelerimize ve duygularımıza aykırı davranabiliriz. Bunu yapmak geçici olarak başkalarının beğenisini veya hayranlığını kazansa da, gerçek mutluluk ve doyuma yol açmayacaktır. Tanınmayı istemekten, anlaşılmayı istemeye geçmeliyiz. Çoğu zaman bir kişi mükemmel olduğu için değil, özgün olduğu için sevilir. Özgünlükten dolayı beğenilmek kalıcı, kolay ve sürdürülebilirdir.

**7. Daha olumlu sorular sorun, insanları olumlu düşünmeye yönlendirecektir. **

Sorularımız çoğu zaman cevaplarımızı belirler ve cevaplarımız duygularımızı ve davranışlarımızı etkiler. Sürekli “Neden bu kadar şanssızım?”, “Neden yapamıyorum?”, “Neden kimse beni sevmiyor?” gibi olumsuz sorular sorarsak, kendimize acıma durumuna düşeriz. ve güçsüzlük ve dolayısıyla daha fazla talihsizliğe ve başarısızlığa yol açar. Bunun yerine, ‘Neye minnettarım?’, ‘Durumumu iyileştirmek için ne yapabilirim?’, ‘Hangi güçlü yönlere ve kaynaklara sahibim?’ gibi olumlu sorular sorarsak motive oluruz. Kendi pozitifliğiniz ve yaratıcılığınız, böylece daha fazla mutluluk ve başarı getirir. Daha olumlu sorular sormalıyız. Olumlu sorular insanları olumlu düşünmeye yönlendirecektir.

**8. Ağrılı şeylerle karşılaştığınızda ağrınızı tekrar tekrar çiğnemeyin çünkü ne kadar çiğnerseniz o kadar acı verir. **

Acı hayatın kaçınılmaz bir parçasıdır ancak ona nasıl tepki verdiğimiz mutluluğumuzu belirleyebilir. Bazı insanlar acı verici şeylerle karşılaştıktan sonra, sürekli olarak geriye dönüp talihsiz deneyimlerini analiz ederler, nedenlerini ve sorumluluklarını bulmaya çalışırlar ya da bazı şeyleri farklı yapsalardı ne olacağını hayal ederler. Bu davranışa ‘ruminasyon’ denir ve sorunları çözmemize veya acıyı hafifletmemize yardımcı olmaz. Bunun yerine, bizi daha derin olumsuz duygulara ve kendinden şüphe duymaya sürükleyebilir. Derin düşünmekten kaçınmalı ve bunun yerine başkalarından destek arama, dikkati başka yöne çekme, eylem planları geliştirme vb. gibi bazı aktif başa çıkma stratejilerini benimsemeliyiz.

**9. Nasıl bir insan olduğunuzu anlayın ve size uygun bir iyileşme ve rahatlama yöntemi seçin. **

Yoğun ve stresli yaşamlarımızda, stresi azaltmak ve yeniden şarj olmak için hepimizin biraz onarıcı ve rahatlatıcı zamana ihtiyacı var. Ancak her iyileşme ve rahatlama yöntemi herkese uygun değildir. Bazı insanlar dışa dönüktürler, başkalarıyla iletişim kurmayı ve etkileşimde bulunmayı severler, bu da onları heyecanlandırır ve tatmin eder. Bazı insanlar yalnız olmayı ve meditasyon yapmayı seven içe dönük kişilerdir, bu da kendilerini sakin ve güvende hissetmelerini sağlar. Nasıl bir insan olduğumuzu anlamalı ve kişilik özelliklerimize göre kendimize uygun bir iyileşme ve rahatlama yöntemi seçmeliyiz. Örneğin dışa dönükler partiler, spor ve seyahat gibi etkinliklere katılmayı seçebilir; içedönükler ise okuma, yazma ve meditasyon gibi etkinlikleri seçebilirler.

**10. Egzersiz bir zorunluluktur ve egzersiz bugüne ve geleceğe yapılan bir yatırımdır. **

Egzersizin hem fiziksel hem de zihinsel sağlığa sayısız faydası olduğu sayısız bilimsel kanıtla kanıtlanmıştır. Egzersiz bağışıklık sistemimizi, kardiyovasküler sistemimizi, iskelet sistemimizi vb. güçlendirebilir ve çeşitli hastalıkları ve yaşlanmayı önleyebilir. Egzersiz aynı zamanda beyin fonksiyonumuzu, duygusal düzenlememizi, hafızamızı vb. geliştirebilir ve öğrenme ve iş verimliliğimizi geliştirebilir. Egzersiz aynı zamanda bizi daha güçlü, daha özgüvenli ve daha iyi bir yaşam kalitesine sahip kılabilir. Egzersiz, şimdiki zamanınıza ve geleceğinize bir yatırımdır ve bunu bir yük ya da lüks olarak değil, bir yaşam tarzı alışkanlığı olarak ele almalıyız. İlgi ve yeteneklerimize göre koşma, yüzme, yoga, dans gibi uygun egzersiz yöntemlerini seçmeli ve her gün en az 30 dakika orta şiddette egzersiz yapmaya devam etmeliyiz.

Bu makaleye bağlantı: https://m.psyctest.cn/article/W1dMP7x4/

Orijinal makalenin yeniden basılması durumunda lütfen bu bağlantıda yazarını ve kaynağını belirtiniz.

ilgili öneri

💙 💚 💛 ❤️

Web sitesi size yardımcı olduysa ve nitelikli arkadaşlar sizi ödüllendirmeye istekliyse, bu web sitesine sponsor olmak için aşağıdaki ödül düğmesine tıklayabilirsiniz. Takdir fonları, sunucular ve alan adları gibi sabit harcamalar için kullanılacaktır. Takdirinizi düzenli olarak takdir kaydına güncelleyeceğiz. Ayrıca, daha kaliteli içerik oluşturmaya devam edebilmemiz için web sayfasındaki reklamlara tıklayarak ücretsiz bir şekilde hayatta kalmamıza yardımcı olabilirsiniz! Bu web sitesine katkılarınız için teşekkür ederiz ve web sitesini arkadaşlarınıza tavsiye edebilirsiniz.

Yorum