Günlük yaşamımızda çoğu zaman bilinçaltımızın sessiz varlığını fark edemiyoruz. Ancak psikanalitik teori bizim için ilginç bir olguyu ortaya çıkardı: Rüyalara daldığımızda, bilinçaltı engel katmanlarını aşabilir ve bilinç düzeyine çıkabilir. Sakinleşip biraz düşünsek iyi olur; bilinçaltı zihin bilinçli deneyimimizi ne şekilde incelikli bir şekilde etkiliyor? Örneğin kendimizi ve başkalarını anlamamız, günlük yaşamdaki çeşitli etkinliklerin anlamını kavramamız, ölüm kalım anlarıyla karşı karşıya kaldığımızda anlık yargılarda bulunabilmemiz ve karar verebilmemiz, hatta içgüdüsel deneyimlere dayanan eylemler. Bunlar görünüşte sıradan. Aslında hepsi ayrılmaz ve ayrılmaz bir şekilde bilinçaltıyla bağlantılıdır. Bilinçaltının üstlendiği görev, insanın uzun hayatta kalma ve evrim sürecinde çok önemli ve vazgeçilmez bir konuma sahiptir.
Psikolojinin geniş alanında bilinçaltı aslında bilincin önemli bir parçasıdır ancak şu anda odak bilincimizin kapsamı dahilinde değildir. ‘Bilinçaltı’ kavramı ilk olarak psikolog Pierre tarafından önerildi. Bilinçli zihnin eleştirel düşünme fonksiyonunun altında son derece güçlü bir bilincin de saklı olduğunun kesinlikle farkındaydı ve buna bilinçaltı zihin adını verdi.
1896 yılında, Mektup 52’de Freud, zihinsel süreçlere ilişkin katmanlı bir teori üzerinde durmuştu ve hafıza izlerinin yeni durumlara yanıt olarak zaman zaman yeniden düzenlendiğini belirtmişti. Bu teorik sistemde ‘algısal belirtiler’, ‘bilinçdışı’ ve ‘önbilinç’ arasında net bir ayrım yapmıştır. O andan itibaren Freud artık ‘bilinçdışı’ terimini kullanmıyordu. Çünkü ona göre ‘bilinçaltının’ bilinçdışı aşamada mı, yoksa bilinç öncesi aşamada mı oluştuğunu tespit etmek gerçekten zordur.
Bilinçaltının gücü hayal gücümüzün çok ötesindedir. Günümüzün hızla değişen yeni çağında, kendi kendine telkin ve kendini onaylama gibi bilinçaltı teknikleri çeşitli alanlarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Yalnızca bireylerin yaşam gidişatını derinden etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda gerçek dünya üzerinde de göz ardı edilemeyecek bir etkiye sahip oluyorlar. Plasebo etkisini herkes duymuştur; yani hastalar, aslında tedavi edici etkisi olmayan bir müdahaleye maruz kaldıklarında, sırf tedavinin etkili olacağına ‘beklendikleri’ veya ‘inandıkları’ için semptomlarında bir miktar iyileşme yaşanmaktadır. Bu hiç şüphesiz bilinçaltının büyülü gücünün klasik bir örneğidir. Ayrıca sosyal psikolojide halat çekme deneyi de oldukça ilgi çekicidir. Halat çekme oyununa katılan kişi sayısı giderek arttıkça, her kişinin gösterdiği çaba da azalma eğilimi göstermektedir. Örneğin, erkek üniversite öğrencileri 2, 4 ve 6 kişilik gruplara ayrıldı ve onlardan yüksek sesle bağırmaları ve kendi seslerini kaydetmeleri istendi. Sonuçlar, grup büyüklüğü arttıkça bireysel sesin giderek azaldığını açıkça gösterdi. Bu aynı zamanda bilinçaltı psikolojik telkinlerin tipik vakalarından biridir.
Bu test internetteki ilginç psikolojik test olan bilinçaltı kişilik testinden türetilmiştir. Durumsal ipuçları aracılığıyla içsel kişiliğinizi akıllıca keşfeder. Hiç sakinleşip şu anda herkesin karşısında olduğunuz kişinin aslında derinlerdeki gerçek benliğinizle aynı olup olmadığını düşündünüz mü? Bilinçaltınızda varlığından haberdar olmadığınız gizli seviyeler var mı? Belki bu test size içsel benliğiniz hakkında yeni bir anlayış kazandırabilir. Teste katılmak için aşağıdaki Testi Başlat düğmesine tıklayın!