‘Yarından sonra kaç yarın var? Yarını beklemek için yaşıyorum, her şey boşa gidecek.’
Yaygın olarak söylenen yarının şarkısı, bir şeyleri yapmayı ’erteleyen’ birçok insanın yaşam durumunu canlı bir şekilde anlatıyor ve her zaman erteleyerek büyük şeylerin başarılamayacağını gösteriyor.
‘Neden ertelemenin kötü olduğunu biliyorum ama yine de ertelemeye devam ediyorum?’ Sanırım bir noktada hayatınızdan şüphe duydunuz ve erteleme, işinizi ve hatta günlük yaşamınızı bile rahatsız etti.
Düzenli veya azimli bir kişi olsanız bile, başlangıçta yapmak istediğiniz şeyleri ertelemek veya ara vermek için sosyal medyanın veya İnternetin cazibesine direnemediğinizi fark etmiş olabilirsiniz. Eğer sürekli artan teslim tarihlerine yetişmekte zorlanıyorsanız ve daha erken başlamadığınız için kendinizi suçlu veya stresli hissediyorsanız, belki de ’erteleme sanatçısı’ olmak için biçilmiş kaftan değilsinizdir.
Çoğu insan tembelliği ertelemeyle karıştırır, ertelemenin insanları tembelleştirdiğini ve bunun tersinin de geçerli olduğunu düşünür. ama gerçek bu değil. Tembel insanlarla karşılaştırıldığında, erteleyenler genellikle günlük yaşamları üzerinde derin bir etkiye sahip olan kronik erteleme davranışına sahiptirler; erteleme onların yaşam tarzının önemli bir parçası haline gelir ve hatta bir yaşam biçimine dönüşür.
Ertelemenin olumsuz etkileri, bir faturanın veya vergi faturasının gerisinde kalmak kadar basit olabilir, ancak yüksek düzeyde stres veya kaygıya neden olduğunda erteleme alışkanlığı, ciddi vakalarda aileden memnuniyetsizliğe yol açabilir. , arkadaşlarınız veya meslektaşlarınız ve sosyal ilişkilere zarar verin.
Psikoloji, erteleme alışkanlığınızı basit bir azim eksikliğine bağlamaz. Erteleme davranışının arkasında sayısız psikolojik faktör vardır.
Aslında verilmek üzere olan bir karar ya da tamamlanması gereken bir şeyle karşı karşıya kaldığımızda, otokontrol bizi işi bitirmeye iten belirleyici faktördür ve otokontrol yeteneği motivasyondan ve davranıştan etkilenir. yol boyunca karşılaşılan aksilikler (cesaret kırıklığı).
Motivasyon genellikle bir şeyi tamamlamanın karşılığında ödül beklentisinden gelse de, süreçte hayal ettiğimizden daha fazla engelle karşılaşırsak hayal kırıklığına yenik düşebiliriz. Çoğunlukla başarısızlık korkusu veya depresyon ya da kaygı gibi diğer olumsuz duygular nedeniyle denemeyi bırakabiliriz.
Diğer engel türleri motivasyonumuzu azaltabilir. Örneğin beklenen bir ödül çok uzakta olduğunda, bu durum ödülün değerini düşürebilir. Psikologlar buna geçici indirim adını verebilir. Kısa vadeli ödülleri olan faaliyetlere ilgi duymamız ve bazı uzun vadeli veya uzak ödüllere olan ilgimizi kaybetmemiz doğaldır. Ödül süresi ile algılanan ödül değerimiz arasındaki ilişki hiperboliktir, yani indirim oranı zamanla azalır. Bu teoriden, bir ödül alacağımızı ne kadar erken bilirsek, ödülün algılanan değerinin de o kadar yüksek olacağı sonucu çıkar.
‘Ertelemeyi’ seven biri misiniz? Bir test söyleyecektir.