Kahvaltıda ne yiyeceğimizden, gece hangi filmi izleyeceğimize, iş değiştirmek ya da evlenmek gibi önemli hayat kararlarına kadar her gün çok çeşitli seçimlerle karşı karşıya kalıyoruz. Seçimler hayatımızın bir parçasıdır ve kişiliğimizi ve değerlerimizi yansıtır. Çoğunlukla daha fazla seçeneğe sahip olmanın bizi daha mutlu edeceğini düşünürüz çünkü tercihlerimize ve ihtiyaçlarımıza göre bizim için en iyi olanı bulabiliriz. Ancak çok fazla seçenekle karşı karşıya kaldığımızda gerçekten mutlu oluyor muyuz? Yoksa bunun yerine kafanız karışmış ve tatminsiz mi hissediyorsunuz?
Seçim Paradoksu: Neden Daha Fazlası Daha Azdır?
Bu soru, Swarthmore College’da sosyal teori ve sosyal eylem profesörü ve Seçim Paradoksu: Neden Daha Fazlası Daha Azın Yazarıdır kitabının yazarı ve TED Talk konuşmacısı Amerikalı psikolog Barry Schwartz tarafından soruldu. Onun teorisine göre, çok fazla seçeneğimiz olduğunda, sadece stres ve kaygı yaşamakla kalmıyoruz, aynı zamanda tatmin ve mutluluğumuzu da azaltıyoruz. Çok fazla seçeneğin aşağıdaki iki ana olumsuz sonuca yol açabileceğine inanıyor:
1.Felci seçin
Bu, çok fazla seçenekle karşı karşıya kaldığımızda karar veremediğimiz, hatta karar vermekten vazgeçemediğimiz anlamına gelir. Örneğin 18 çeşit patates cipsi bulunan bir süpermarkete gittiğimizde, çeşitli markaları, tatları ve fiyatları karşılaştırarak uzun süre vakit harcayabilir ve sonunda hiçbir şey satın almayabiliriz. Veya bize 6.000 film sunan bir video uygulaması hesabımız olduğunda, hiçbirini izlemeden filmlere göz atarak ve filmleri inceleyerek saatler harcayabiliriz. Felçli olmayı seçmek, değerli fırsatları kaçırmamıza neden olabilir ve aynı zamanda kendimizi hüsrana uğramış ve yetersiz hissetmemize neden olabilir.
2. Memnuniyette düşüş
Bu, bir seçim yaptıktan sonra seçimimizden memnun kalmadığımız anlamına gelir çünkü her zaman daha iyi bir seçeneğin var olduğundan endişe duyarız. Örneğin yüzlerce seçeneğin bulunduğu bir giyim mağazasından bir parça kıyafet satın aldıktan sonra, daha güzel ya da daha ucuz başka bir elbise almadığımıza pişman olabiliriz. Ya da bir restoranda yemek siparişi verdiğimizde, kendi yemeğimizin yanımızdaki masadaki yemek kadar lezzetli olmadığını hissedebiliriz. Memnuniyetin azalması bizi hayal kırıklığına uğratabilir ve kendimizi suçlayabilir, aynı zamanda öz saygımızı ve güvenimizi de etkileyebilir.
Seçim paradoksunun üstesinden nasıl gelinir?
Schwartz, seçim paradoksundan kaçınmak için ’en iyi’ seçeneğin peşinde koşmak yerine ‘yeterince iyi’ seçeneğe razı olmayı öğrenmemiz gerektiğini öne sürüyor. Daha iyi bir seçenek aramaya devam etmek yerine, kriterlerine uygun bir seçenek bulduklarında aramayı bırakan bu tür insanları ’tatmin ediciler’ olarak adlandırıyor. Bu tür insanların, her zaman en iyi seçeneği arayanlardan daha mutlu olacağına inanıyor ve bu kişileri ’en üst düzeye çıkaranlar’ olarak adlandırıyor ve bir seçim yaptıktan sonra huzursuzluk ve pişmanlık duyacak. Ayrıca seçeneklerimizi azaltmamızı, beklentilerimizi sınırlamamızı ve sahip olduklarımız için minnettar olmamızı öneriyor.
Çözüm
Schwartz’ın teorisi bize çok fazla seçeneğe sahip olmanın her zaman iyi bir şey olmadığını ve karar verme sürecimizi karmaşık ve acı verici hale getirebileceğini söylüyor. Mükemmel kararlar yerine birçok seçenek arasından uygun kararlar vermeyi öğrenmeliyiz ki, seçim ikileminde sıkışıp kalmak yerine, seçimin tadını çıkarabilelim.
Ücretsiz Çevrimiçi Psikolojik Test
Gerçek mizacınızı başkalarının önünde gösterecek misiniz?
Test adresi: www.psyctest.cn/t/2axvaB58/
Bu makaleye bağlantı: https://m.psyctest.cn/article/NydajLG6/
Orijinal makalenin yeniden basılması durumunda lütfen bu bağlantıda yazarını ve kaynağını belirtiniz.