Psikolojik olgunluk, kişinin bir şeyi yapma isteği ve motivasyonunu ifade eder. Psikolojik olgunluğu yüksek olan astların özgüvenleri yüksektir ve işlerinde proaktiftirler. Çok fazla dış teşvike ihtiyaç duymazlar ve çoğunlukla iç motivasyona güvenirler. Tam tersine çalışanların iş görevleri ve rol sorumlulukları belirlenmelidir.
Psikolojik olgunluk, kişinin psikolojik dayanıklılığının, hoşgörüsünün ve uyum yeteneğinin bir tezahürüdür. Psikolojik olgunluk düzeyi aynı zamanda kişinin sosyalleşme derecesi ile de ilgilidir. Sosyalleşme olarak adlandırılan süreç, kişinin yavaş yavaş topluma entegre olduğu ve sosyal çevre ve çevresindeki insanlarla etkileşime girerek psikolojik olarak giderek büyüdüğü süreçtir. Zayıf psikolojik olgunluğa sahip kişilerin değişen ortamlara uyum sağlama ve iyi bir öz kontrol geliştirme olasılıkları daha düşüktür, bu da kişilerarası ilişkilerde ve zihinsel sağlıkta sorunlara yol açabilir. Psikolojik olgunluğu yüksek olan kişiler toplumdaki ve çevredeki değişimlere daha kolay uyum sağlarlar, dış dünyadaki değişimlere göre davranışlarını daha kolay ayarlarlar. Otokontrolleri ve dayanıklılıkları daha iyi olur ve psikolojik iyiliklerini koruyabilirler. göreceli denge yoluyla.
Psikolojik açıdan bakıldığında sosyal olgunluğun düşük olması kişinin fazla çocuksu olması anlamına gelir. Çocuklarda bu çocukluk normaldir. Bir yetişkinin sosyal olgunluğu hala belli bir seviyeye ulaşamıyorsa, bu durum ruh sağlığında bir sorun olduğunu gösterir. Daha doğrudan ifade etmek gerekirse bu sorun, sosyal uyumun önünde engeller olduğu anlamına gelir.
Kişilik olgunluğu asla bir gecede oluşan bir şey değildir ve kişi yaşlandıkça doğal olarak olgunlaşmaz. Tam tersine, artan yaş, kişiliğin olgunlaşmasını zorlaştırabilir veya kişilik değişiklikleri veya optimizasyonunun başarılmasını zorlaştırabilir.
İnsanı savunmasız kılan, vücudunda bir sorun olması değil, önce zihinsel olarak yorulması, sonra da hastalığın kendisine zarar vermesine fırsat vermesidir. Sözde güç, yalnızca kişinin kırılganlığını ne ölçüde gizlediğini ifade etmek için kullanılır.
İnsanların sosyal deneyimleri yavaş yavaş birikir. Bazı insanlar gençken olgunlaşır, bazıları ise yaşlandıklarında hâlâ ‘çocuksu’dur. Gelişmişlik bir sosyal uyum durumudur. Sofistike bir kişi, sosyal yaşamın tüm yönlerini iyi anlar ve çeşitli kişilerarası ilişkileri ve sosyal ilişkileri yönetebilir. Ancak topluma iyi uyum sağlayamayan insanlar aslında işe yaramaz insanlar değildir.
Ruhun yaşına bakmak aslında kişinin hâlâ hayal gücüne dayalı bir zihniyete sahip olup olmadığına, hâlâ hayal kurmaya, niyet etmeye, arzulara sahip olup olmadığına bakmak anlamına gelir. Zihinsel yaş, fiziksel yaşla tam olarak örtüşmüyor, aksi takdirde bu kadar endişe duymazdık.
Psikolojik olgunluğu yüksek olan kişilerin toplumdaki ve çevredeki değişikliklere uyum sağlama olasılıkları daha yüksektir, yani davranışlarını dış dünyadaki değişikliklere göre ayarlamaları daha kolaydır. Otokontrol yetenekleri ve dayanıklılıkları daha iyidir, yani daha ‘bilgili’ olurlar. Psikolojik olgunluğu zayıf olan kişilerin değişen ortamlara uyum sağlama ve öz kontrol geliştirme olasılıkları daha düşüktür. Bu şekilde kişilerarası ilişkilerde ve zihinsel sağlıkta sorunlar yaşama olasılıkları daha yüksektir.
Aslında psikolojik olgunluk, diğer bölümlerde bahsettiğimiz ‘zihinsel yaş’ ile ilişkilidir. Genel anlamda, yaş arttıkça insanların psikolojik olgunluğunun da artmaya devam etmesi gerekir ancak bu büyüme, insanların boy ve kilo büyümesinden farklıdır, yani tek taraflı olarak doğa yasalarıyla kontrol edilen bir büyüme değildir. Doğa kanunlarının ve sosyal çevrenin ikili etkisi altında ister doğa kanunları ister sosyal çevre olsun, her ikisi de vazgeçilmezdir.
Peki psikolojik olgunluğunuz nedir? Gelin ve test edin!