Günlük yazmak, kendimizi ifade etmenin yaygın bir yoludur. Günlük hayatımızdaki her anı kaydetmemize ve aynı zamanda içsel duygularımız hakkında konuşmamıza olanak tanır. Ancak günlük tutmanın beklenmedik bir faydası olduğunu bilmiyor olabilirsiniz: bağışıklığımızı güçlendirebilir ve hastalanma riskimizi azaltabilir.
Bu keşif, Teksas Üniversitesi psikoloğu Jamie Pennebaker tarafından yürütülen bir deneyden geliyor. Bazı gönüllüleri deneye katılmaya davet etti ve onları rastgele iki gruba ayırdı: deney grubu ve kontrol grubu. Deney grubunun görevi, arka arkaya dört gün boyunca her gün 15 dakikayı en unutulmaz acı deneyimlerini ve duygularını yazmak için harcamak; kontrol grubunun görevi ise bu 15 dakikayı yazmak istediklerini yazmak için kullanmaktı.
Deneyin sonuçları şaşırtıcıydı: Beşinci günden itibaren, özellikle altıncı ve yedinci günlerde deney grubu üyelerinin kaygı düzeyleri giderek azalmaya başladı, hatta orijinal düzeyin altına indi ve sabit kaldı. Daha da şaşırtıcı olanı, bir yıl sonra deney grubunun üyelerinin kontrol grubuna göre çok daha az doktor ziyaret etmesiydi. Bu, sürekli günlük yazmanın bağışıklığımızı, yalnızca psikolojik bağışıklığımızı değil, aynı zamanda fiziksel bağışıklığımızı da geliştirebileceğini gösteriyor!
Peki günlük tutmanın neden böyle bir etkisi var? Pennebaker bunun olumsuz duygularla nasıl başa çıktığımızla ilgili olduğuna inanıyor. Zorluklarla, aksiliklerle, travmalarla ve diğer hoş olmayan şeylerle karşılaştığımızda duygularımızı bastırma eğilimindeyiz ve onlarla yüzleşmek veya paylaşmak konusunda isteksiziz. Bunu yapmak geçici olarak ağrıyı önleyebilirken, uzun vadede psikolojik strese ve fiziksel rahatsızlığa yol açabilir. Duygularımızı bir günlüğe yazarak ifade ettiğimizde, kendimize stresten kurtulma ve olumsuz duygulardan kurtulma şansı vermiş oluruz. Bu sadece psikolojik yükü azaltmakla kalmaz, aynı zamanda vücut fonksiyonlarını düzenleyebilir ve bağışıklık sistemini güçlendirebilir.
Erkekler bu süreçten kadınlara göre daha fazla faydalanabilirler. Çünkü toplumsal kültürde erkeklerden genellikle güçlü, akılcı, sakin ve diğer özellikler beklenir ancak duygularını ifade etmeleri teşvik edilmez. Bu nedenle çoğu erkek kadınlara göre daha fazla olumsuz duygu barındırır. Kadınların konuşacak birini ve en iyi arkadaşları, aile üyeleri vb. gibi bir destek sistemini bulmaları nispeten daha kolaydır. Bu nedenle erkekler günlük yazarken daha fazla bastırılmış veya görmezden gelinen duyguları keşfedebilir ve bunları yazarak serbest bırakabilir ve düzenleyebilirler.
Günlük tutmanın olumsuz duyguları salıvermenin yanı sıra başka bir faydası daha vardır: hayatlarımızdaki anlamı ve bağlantıları keşfetmemize yardımcı olur. Bir günlüğe yazdığımızda, bilinçaltımızda olayları birbirine bağlayarak bağlantılar kurarız. Daha önce anlamsız ve önemsiz görünen şeyler, çoğu zaman başka olaylarla ilişkilendirdiğimizde kendilerini bize gösterirler. Buna kasıtsız bir hareket de denilebilir.
Farklı olaylar arasındaki korelasyonu bilinçaltı olarak arama faaliyetinde, bazı dağınık şeyleri birleştirerek eksiksiz bir sistem oluştururuz; bu da yaşamın anlamı ve bütünlüğü arayışımızı büyük ölçüde tatmin eder ve bize kontrol etme ve tahmin etme yeteneğimiz olduğunu hissettirir. hayatta bir tatmin duygusu vardır.
Günlük tutmak bizi hem fiziksel hem de zihinsel olarak daha sağlıklı kılmanın basit ama etkili bir yoludur. Karşılaştığınız zorluklar veya hayatın anlamını bulmak istediğiniz ne olursa olsun, elinize bir kalem alıp kendinize konuşma ve keşfetme şansı verebilirsiniz. Günlüğünüzü sonsuz enerji içerdiğini fark ettiğinizde şaşırabilirsiniz.
Bu makaleye bağlantı: https://m.psyctest.cn/article/M3x3Zv5o/
Orijinal makalenin yeniden basılması durumunda lütfen bu bağlantıda yazarını ve kaynağını belirtiniz.